14 Ağustos 2014 Perşembe

LENİNİZMİN SORUNLARI ÜZERİNE - J. STALİN


I
LENİNİZMİN TANIMI
122
"Leninizmin Temelleri Üzerine" yazısında, Leninizmin adeta bir müktesep hak haline gelmiş olan şu ünlü tanımı yapılmaktadır:
"Leninizm, emperyalizm ve proleter devrimi çağının mark-sizmidir. Daha tam söylemek gerekirse: Leninizm, genel olarak proleter devrimin teorisi ve taktiği, özel olarak proletarya diktatörlüğünün teorisi ve taktiğidir."!20]
Bu tanım doğru mudur?
Doğru olduğunu sanıyorum. Doğrudur, çünkü birincisi, yanlış bir şekilde, Leninizmin emperyalist savaştan sonra ortaya çıktığına inanan bazı Lenin eleştirmenlerinin tersine, Leninizmi
123
emperyalizm çağımn marksizmi diye nitelendirerek, Leninizmin tarihsel köklerine doğru bir biçimde işaret etmektedir. Doğrudur, çünkü İkincisi, Leninizmin yalnızca ulusal Rus koşulları altında uygulanabileceği görüşünde olan sosyal-de-mokrasinin tersine, Leninizmin uluslararası karakterini doğru bir biçimde vurgulamaktadır. Doğrudur, çünkü üçüncüsü, Leni-nizmi Marksizmin daha da geliştirilmesi olarak değil de, yalnızca Marksizmin yeniden tesis edilmesi ve Rus gerçekliğine uygulanması olarak gören bazı Leninizm eleştirmenlerinin tersine, onu emperyalizm çağının marksizmi olarak nitelendirerek, Leninizmle Marx'ın öğretisi arasındaki organik bağı doğru bir şekilde vurgulamaktadır.
Bunları ayrıca yorumlamaya gerek yok aslında.
Ama, anlaşıldığı kadarıyla, bizim Partimizde, Leninizmi daha değişik bir biçimde tanımlamayı gerekli gören insanlar var. Örneğin Zinovyev şöyle düşünmektedir:
"Leninizm, doğrudan doğruya köylülüğün ağır bastığı bir ülkede başlamış bulunan emperyalist savaşlar ve dünya devrimi çağının Marksizmidir."
Zinovyev'in altını çizdiği sözcükler ne anlama gelebilir? Leninizmin tanımının içine Rusya'nın geri kalmışlığını, onun köylü karakterini sokmanın anlamı nedir?
Bu, Leninizmi uluslararası proleter bir öğreti olmaktan çıkarıp, özgül Rus koşullarının bir ürünü haline getirmek demektir.
Bu, kapitalizmin daha gelişmiş olduğu diğer ülkeler için Leninizmin işe yararlığını yadsıyan Bauer ve Kautsky'nin oyununa gelmek demektir.
Söylemeye gerek yok ki, köylü sorunu Rusya için çok bü-
124
yük bir önem taşımaktadır, ülkemiz bir köylü ülkesidir. Ama bu olgunun, Leninizmin temellerinin karakterizasyonu bakımından ne önemi olabilir? Leninizmin ortaya çıkışı, emperyalizm temeli üzerinde ve genel olarak emperyalist ülkeler için değil de, yalnızca Rusya toprağında ve Rusya için mi olmuştur? Lenin'in "Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması"P1!- "Devlet ve Devrim"!22!, "Proleter Devrim ve Dönek Kautsky"!23!, "'Sol' Radikalizm, Bir Çocukluk Hastalığı "P41 vb. yapıtları genel olarak tüm emperyalist ülkeler için değil de, yalnızca Rusya için mi bir anlam taşımaktadır? Leninizm, tüm ülkelerin devrimci hareketinin deneyimlerinin genelleştirilmesi değil midir? Leninizmin teori ve taktiğinin temelleri bütün ülkelerin proleter partileri için uygun değil midir, hepsi için geçerli değil midir? Le-nin, "Bolşevizmin herkes için taktik bir örnek olabileceğini" söylerken haklı değil miydi? (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 28, s. 270, Rusça.) Lenin, "Sovyet iktidarının ve Bolşevik teori ve taktiğin temellerinin uluslararası anlamından" söz ederken haklı değil miydi? (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 31, s. 6, Rusça.) Örneğin Lenin'in aşağıdaki sözleri doğru değil midir?
"Ülkemizin çok büyük geri kalmışlığı ve küçük-burjuva karakteri yüzünden, Rusya'da proletarya diktatörlüğü gelişmiş ülkelerden kaçınılmaz olarak farklı bazı özelliklere sahip olmak zorundadır. Ama Rusya'da da temel güçler ve toplumsal ekonominin temel biçimleri herhangi bir kapitalist ülkeninkinden farksız olduğundan, sözkonusu bu özellikler hiçbir biçimde öze ilişkin olamazlar".* (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 30, s. 88, Rusça.)
Ama bütün bunlar doğruysa, bundan, Zinovyev'in verdiği Leninizm tanımının doğru sayılamayacağı sonucu çıkmaz mı?
* Altını ben çizdim. —J. St.
125
Leninizmin bu ulusal-sınırlı tanımı enternasyonalizmle nasıl bağdaştırılacak?
II
LENİNİZMDE EN ÖNEMLİ ŞEY
"Leninizmin Temelleri Üzerine" yazısında şöyle deniyor:
"Bazıları, Leninizmde temel olanın köylü sorunu olduğunu, köylülük sorununun, onun rolü, önemi sorununun Leninizmin çıkış noktasını oluşturduğunu sanıyorlar. Bu tamamen yanlıştır. Leninizmin baş sorunu, onun çıkış noktası köylülük sorunu değil, tam tersine proletarya diktatörlüğü sorunudur, onun hangi koşullarda ele geçirileceği, hangi koşullarda sağlamlaştırılacağı sorunudur. İktidar uğruna mücadelesinde proletaryanın müttefiki sorunu olarak köylü sorunu, türev bir sorundur. "I2SI
Bu tez doğru mudur?
Doğru olduğunu sanıyorum. Bu tez bütünüyle Leninizmin tanımından kaynaklanmaktadır. Gerçekten de, eğer Leninizm proleter devrimin teorisi ve taktiği ise ve proletarya diktatörlüğü proleter devrimin temel içeriğini oluşturuyorsa, o zaman Leninizmde en önemli şeyin proletarya diktatörlüğü sorunu, bu sorunun ortaya konması, gerekçelendirilmesi ve somutlaştırılması olduğu açıktır.
Buna rağmen Zinovyev bu tezle besbelli ki hemfikir değildir. "Lenin'in Anısına" adlı makalesinde şöyle diyor:
"Köylülüğün rolü sorunu, daha önce de söylediğim gibi, Bolşevizmin, Leninizmin ana sorunudur".*
126
Zinovyev'in bu tezi, görüldüğü gibi, bütünüyle onun yanlış Leninizm tanımından kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı, tıpkı Leninizmi tanımlaması yanlış olduğu gibi, bu tezi de yanlıştır.
Lenin'in, proletarya diktatörlüğünün "proleter devrimin özsel içeriği" (bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 28, s. 211, Rusça) olduğu tezi doğru mudur? Kesinlikle doğrudur. Leninizmin, proleter devrimin teorisi ve taktiği olduğu tezi doğru mudur? Doğru olduğunu sanıyorum. Peki ama bundan ne sonuç çıkar? Bundan şu sonuç çıkar ki, Leninizmin ana sorunu, çıkış noktası, temeli, proletarya diktatörlüğü sorunudur.
Emperyalizm sorunu, emperyalizmin gelişmesinin sıçramak karakteri sorunu, tek ülkede sosyalizmin zaferi sorunu, proletaryanın devleti sorunu, bu devletin Sovyet biçimi sorunu, proletarya diktatörlüğü sisteminde Parti'nin rolü sorunu, sosyalizmin inşasının yolları sorunu gibi tüm bu sorunların tam da Lenin tarafından ortaya konduğu doğru değil midir? Tam da bu sorunların, proletarya diktatörlüğü düşüncesinin esasını, temelini oluşturduğu doğru değil midir? Bu ana sorunlar ortaya konmadan, proletarya diktatörlüğü bakış açısından köylü sorununu ortaya koymanın düşünülemeyecek olduğu doğru değil midir?
Hiç kuşkusuz Lenin, köylü sorununu bilen bir kişiydi. Kuşkusuz, proletaryanın müttefiki sorunu olarak köylü sorunu, proletarya için çok büyük bir önem taşımaktadır ve ana sorunun, proletarya diktatörlüğü sorununun bir bileşenidir. Ama Leninizmin önünde ana sorun, proletarya diktatörlüğü sorunu durmasaydı, proletaryanın müttefikleri türev sorununun, köylülük sorununun da olmayacağı açık değil midir? Leninizmin önünde iktidarın proletarya tarafından ele geçirilmesi pratik so-
* Altını ben çizdim. —J. St.
127
runu durmasaydı, köylülükle ittifak diye bir sorunun da olamayacağı açık değil midir?
Lenin eğer köylü sorununu proletarya diktatörlüğünün teorisi ve taktiği temelinde değil de, bu temelden bağımsız olarak, onun dışında ortaya koymuş olsaydı, büyük proleter ideolog olmazdı —o kuşkusuz böyledir—, yabancı küçük-burjuva edebiyatçılarının onu sık sık öyle göstermeye çalıştıkları gibi, ancak basit bir "köylü filozofu" olurdu.
İkisinden biri:
Ya köylü sorunu Leninizmde en önemli şeydir, ve o zaman Leninizm, gelişmiş kapitalist ülkeler için, köylü ülkesi olmayan ülkeler için uygun değildir, geçerliliği yoktur;
Ya da Leninizmde en önemli şey proletarya diktatörlüğüdür, ve o zaman Leninizm, bütün ülkelerin proleterlerinin uluslararası öğretisidir, istisnasız bütün ülkeler için —bunlar arasında gelişmiş kapitalist ülkeler için de— uygundur ve geçerliliğe sahiptir.
Seçim sizindir.

III
"SÜREKLİ" DEVRİM SORUNU
"Leninizmin Temelleri Üzerine" yazısında "sürekli devrim teorisi", köylülüğün rolünü azımsama "teorisi" olarak değerlendirilmektedir. Orada şöyle denmektedir:
"Dolayısıyla Lenin, 'sürekli' devrim yanlılarına karşı süreklilik sorunundan dolayı mücadele etmedi, çünkü bizzat Lenin de kesintisiz devrimden yanaydı, onlarla tam tersine,
128
proletaryanın muazzam bir yedeğim oluşturan köylülüğün rolünü azımsadıkları için mücadele etti."!26!
Rus "süreklicileri"nin bu karakterizasyonu, son zamanlara kadar genelde kabul ediliyor sayılıyordu. Ne var ki bu, genelde doğru olmasına rağmen, ayrıntılı sayılamaz. Bir yandan 1924 tartışması ve öte yandan Lenin'in yapıtlarının titiz bir tahlili göstermiştir ki, Rus "süreklicileri"nin hatası sadece köylülüğün rolünü azımsamalarında değil, aynı zamanda proletaryanın güçlerini ve köylülüğe önderlik etme yeteneğini azımsamalarında, proletaryanın hegemonyası fikrine inançsızlıkta da yatmaktadır.
Bundan dolayıdır ki, "Ekim Devrimi ve Rus Komünistlerinin Taktiği" yazımda (Aralık 1924), bu karakterizasyonu genişletip, onun yerine bir başkasını, daha tam olanını geçirdim. Bu yazıda şöyle denmektedir:
"fiimdiye kadar genellikle, 'sürekli devrim' teorisinin bir yanı öne çıkarılırdı — köylü hareketinin devrimci potansiyeline inançsızlık. Bugün hakkaniyet adına bu yan, bir başka yanla —Rusya proletaryasının güçlerine ve yeteneklerine inançsızlıkla— tamamlanmalıdır."!27]
Bu elbette Leninizmin sürekli devrim fikrine, tırnak içinde olmayanına, Marx tarafından geçen yüzyılın kırklı yıllarında ilan edildiği biçimine!28! geçmişte ve şimdi karşı olduğu anlamına gelmez. Tam tersi. Lenin, sürekli devrim fikrini doğru anlayan ve geliştiren biricik Marksistti. Lenin bu sorunda "sürekliciler"den şu noktada ayrılır ki, "sürekliciler" Marx'in sürekli devrim fikrini çarpıtıp, onu cansız bir kitabi bilgiye çevirmişlerdir, Lenin ise onu saf biçimiyle almış ve onu kendi devrim teorisinin temellerinden biri yapmıştır. Lenin tarafından daha 1905'te geliştirildiği biçimiyle burjuva-demokratik devrimin sosyalist devrime geçmesi fikrinin, Marx'in sürekli devrim
129
teorisinin cisimleşmesinin biçimlerden biri olduğunu akılda tutmak gerekir. Bu konuda Lenin daha 1905 yılında şunları yazıyordu:
"Demokratik devrimden derhal, gücümüz ölçüsünde, bilinçli ve örgütlü proletaryanın gücü ölçüsünde, sosyalist devrime geçmeye başlayacağız. Biz kesintisiz devrimden yanayız*. Yarı yolda durmayacağız...
Maceracılığa kapılmadan, bilimsel vicdanımıza ihanet etmeden, ucuz şöhret peşinde koşmadan, yalnızca şunu söyleyebiliriz ve söylüyoruz da: Yeni ve daha üstün bir göreve, sosyalist devrime mümkün olduğu kadar çabuk geçişi, bize, proletarya partisine, daha da kolaylaştırmak için, demokratik devrimi gerçekleştirmesinde tüm köylülüğe vargücümüzle yardım edeceğiz." (Bkz. Bütüt Eserler, 4. baskı, cilt 9, s. 213/ 214, Rusça.)
Ve onaltı yıl sonra, iktidarın proletarya tarafından ele geçirilmesinden sonra Lenin, bu konu üzerine şunları yazıyordu:
Kautsky, Hilferding, Martov, Çemov, Hillquit, Longuet, MacDonald, Turati ve 'ikibuçukuncu' marksizmin tüm diğer kahramanları... burjuva-demokratik ve proleter-sosyalist devrim arasındaki karşılıklı ilişkiyi anlayamadılar. Birincisi, İkincisine geçer* İkincisi, geçerken birincisinin sorunlarım çözer. İkincisi, birincinin eserini pekiştirir. İkincisinin birinciyi ne derece geçmeyi başaracağını mücadele, ve yalnızca mücadele tayin eder." (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 33, s. 32, Rusça.)
Burada özellikle, Lenin'in 1 Eylül 1905'te yayınlanmış olan "Sosyal-Demokrasinin Köylü Hareketi Karşısındaki Tavrı" makalesinden aktarılan ilk pasaja dikkat çekerim. Bunu, hâlâ Lenin'in, burjuva-demokratik devrimin sosyalist devrime geçmesi
* Altını ben çizdim. —J. St.
130
fikrine, yani sürekli devrim fikrine, ancak emperyalist savaştan sonra vardığını iddia edenlerin bilgilenmesi için vurguluyorum. Bu alıntı, bu kişilerin derin bir yanılgı içinde bulundukları konusunda hiçbir kuşkuya yer bırakmamaktadır.


IV
PROLETER DEVRİM VE PROLETARYA DİKTATÖRLÜĞÜ
Burjuva devriminden farklı olarak proleter devrimin karakteristik hatları nelerdir?
Proleter devrim ile burjuva devrimi arasındaki farkı beş ana noktada toplamak mümkündür:
1— Burjuva devrimi, genelde, daha devrim açıkça patlak vermeden önce, feodal toplumun bağrında gelişip olgunlaşan kapitalist düzenin biçimleri az çok hazır olarak var olduğunda başlar, proleter devrim başladığında ise, sosyalist düzenin hazır biçimleri hiç yoktur, ya da hemen hemen hiç yoktur.
2— Burjuva devrimin baş görevi, iktidarı ele geçirmek ve onu var olan burjuva ekonomisiyle uyum içine sokmaktır, proleter devrimin baş görevi ise, iktidarın ele geçirilmesinden sonra yeni, sosyalist bir ekonomi inşa etmektir.
3— Burjuva devrimi, genelde, iktidarın ele geçirilmesiyle biter, proleter devrimde ise iktidarın ele geçirilmesi, onun sadece başlangıcıdır, ve iktidar, eski ekonominin reorganizasyonu ve yenisinin örgütlenmesi için kaldıraç olarak kullanılır.
4— Burjuva devrimi, kendini, bir sömürücüler grubunun egemenliğinin yerine bir başka sömürücü grubununkini geçir-
131
mekle sınırlar, ve bu nedenle eski devlet makinesini un-ufak etmeye ihtiyaç duymaz, proleter devrim ise tüm ve her türlü sömürücü grupları iktidardan uzaklaştırır ve tüm emekçilerin ve sömürülenlerin önderi olan proleterler sınıfını iktidara getirir, bu nedenle o, eski devlet makinesini un-ufak etmeden ve yerine yenisini geçirmeden yapamaz.
5— Burjuva devrimi, emekçilerin ve sömürülenlerin milyonluk kitlelerini az çok uzun bir süre için burjuvazinin etrafında toparlayamaz, ve bu da tam şundan ötürüdür, çünkü bunlar emekçiler ve sömürülenlerdir, proleter devrim ise, eğer baş görevini, proletaryanın iktidarını sağlamlaştırma ve yeni, sosyalist ekonomiyi kurma görevini yerine getirmek istiyorsa, tam da emekçi ve sömürülenler olarak bunları proletarya ile kalıcı bir ittifak içinde birleştirebilir ve birleştirmek zorundadır.
İşte bu konuda Lenin'in bazı temel tezleri:
"Burjuva devrimle sosyalist devrim arasındaki baş farklardan biri", diyor Lenin, "feodalizmden doğan burjuva devrimi için, eski düzenin bağrında, giderek feodal toplumun tüm yanlarını değiştiren yeni ekonomik örgütlerin tedricen ortaya çıkmasıdır. Burjuva devrim yalnızca tek görevle karşı karşıyaydı: eski toplumun tüm engellerim silip süpürmek, bir kenara atmak, yıkmak. Bu görevi yerine getiren her burjuva devrim, kendisinden beklenen herşeyi yerine getirmiş olur: kapitalizmin gelişmesini güçlendirir.
Sosyalist devrim kendim bambaşka bir durumda bulur. Tarihin zikzaklı hareketleri sonucu sosyalist devrime başlamak zorunda kalmış olan ülke ne kadar geri ise, eski kapitalist ilişkilerden sosyalist ilişkilere geçiş bu ülke için o kadar güçtür. Burada yıkma görevlerine yeni, duyulmadık zorlukta görevler, özellikle örgütsel görevler eklenir." (bkz. Bütün Eserler, 4.
132
baskı, cilt 27, s. 67.)
"Eğer Rus devriminde", diye devam ediyor Lenin, "—1905 yılının büyük deneyimini yaşamış olan— halkın yaratıcı gücü daha 1917 fiubatı'nda Sovyetleri yaratmamış olsaydı, onlar Ekim'de asla iktidarı ele geçirecek durumda olamazlardı, çünkü başarı, yalnızca, hareketin milyonları kucaklayan hazır örgütlenme biçimlerinin halihazırda var olup olmamasına bağlıydı. Bu hazır biçim Sovyetlerdi, ve bu nedenle, yaşadığımız o parlak başarılar, o arkası kesilmeyen zafer yürüyüşleri siyasi alanda bizi bekliyordu, çünkü siyasi iktidarın yeni biçimi hazırdı, ve onu devrimin ilk aylarında içinde bulunduğu o embriyon durumundan, Rus devletinde — Rus Sovyet Cumhuriyeti'nde sağlam biçim almış olan yasal olarak tanınmış biçime getirmek için, sadece birkaç kararname çıkarmamız yetti." (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 27, s. 67/68.)
"Çözümü", diyor Lenin, "devrimimizin ilk aylarda yaşadığı gibi bir zafer yürüyüşü asla olamayacak olan daha iki korkunç zor görev kalmıştı." (age, s. 68.)
"Birincisi, bunlar, her sosyalist devrimin önünde duran iç örgütlenme görevleriydi. Sosyalist devrimle burjuva devrim arasındaki fark tam da şudur ki, burjuva devrim kapitalist ilişkilerin hazır biçimlerini önünde bulur, Sovyet iktidarı, proleter iktidarı ise, aslında yalnızca sanayinin bazı uç noktalarını kapsayan ve tarıma henüz çok az girmiş olan kapitalizmin en gelişmiş biçimlerini hesaba katmazsak, bu hazır ilişkileri önünde bulmaz. Muhasebenin örgütlenmesi, büyük işletmeler üzerinde denetim, devlete ait tüm iktisadi mekanizmayı bir tek büyük makine haline, yüz milyonlarca insanın bir tek planı kendine kılavuz edindiği tarzda işleyen bir ekonomik organizma haline dönüştürme — işte bize düşmüş bulunan büyük örgütsel görev budur. fiimdiki çalışma koşulları altında, bu görevin üstesinden fırtına gibi, içsavaş görevlerini çözebildiğimiz
133
tarzda gelmek asla mümkün değildir." (age., s. 68, Rusça.)
"İkinci korkunç zorluk... — uluslararası sorun. Eğer Ke-renski'nin çetelerinin hakkından o kadar kolay geldiysek, eğer devlet iktidarımızı bu kadar kolay yarattıysak, eğer toprağın sosyalizasyonu hakkmdaki ve işçi denetimi hakkındaki kararnameyi en ufak bir zorluk görmeden çıkardıysak, bütün bunları bu kadar kolay gerçekleştirdiysek, bu yalnızca, koşulların elverişli bir biçimlenişi bizi uluslararası emperyalizmden kısa bir süre için korumuş olduğundan dolayı mümkün oldu. Sermayesinin tüm gücüyle, yüksek derecede örgütlenmiş askeri tekniğiyle, uluslararası sermayenin gerçek bir gücü, gerçek bir kalesi olan uluslararası emperyalizm, gerek nesnel durumu, gerekse onun içinde cisimleşmiş olan kapitalistler sınıfının iktisadi çıkarlarından dolayı, Sovyet Cumhuriyeti ile kesinlikle, hiçbir şart altında geçinemezdi, ticari bağlantılar, uluslararası mali ilişkiler yüzünden bunu yapamazdı. Burada bir çatışma kaçınılmazdır. İşte Rus devriminin en büyük zorluğu, en büyük tarihsel sorunu buradadır: uluslararası görevleri çözme zorunluluğu, uluslararası devrimi hâsıl etme zorunluluğu" (bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 27, s. 69/70, Rusça).
Proleter devrimin iç karakteri ve temel anlamı budur.
fiiddete dayalı bir devrim olmadan, proletarya diktatörlüğü olmadan, eski, burjuva koşulların böyle kökten bir şekilde dönüştürülmesi gerçekleştirilebilir mi?
Bunun yapılamayacağı açıktır. Böyle bir devrimin barışçıl olarak, burjuvazinin egemenliğine uyarlanmış olan burjuva demokrasisi çerçevesi içinde yapılabileceğine inanmak, ya aklını oynatmış ve normal insani kavramları yitirmiş olmak, ya da proleter devrimden küstahça ve açıkça vazgeçmek demektir.
fiimdilik tek ülkede, düşman kapitalist ülkelerce
134
çevrelenmiş ve burjuvazisi uluslararası sermayece desteklenen —zaten başka türlü olamazdı— bir ülkede zafere ulaşmış bir proleter devrim sözkonusu olduğundan, bu tespit daha büyük bir önem ve kararlılıkla vurgulanmalıdır.
Bu yüzden Lenin şöyle der:
"Ezilen sınıfın kurtuluşu, sadece şiddete dayalı devrim olmadan değil, bilakis egemen sımf tarafından yaratılan devlet iktidarı yok edilmeden de olanaksızdır." (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 25, s. 360, Rusça.)
" İlk önce nüfusun çoğunluğu, özel mülkiyet korunurken, yani sermayenin gücü ve boyunduruğu korunurken, proletarya partisinden yana olduğunu ifade etsin — ancak ondan sonra o iktidarı devralabilir ve almalıdır', diyor kendine 'sosyalist' diyen gerçekte burjuvazinin uşakları küçük-burjuva demokratlar".* (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 30, s. 249, Rusça.)
" 'Devrimci proletarya önce burjuvaziyi devirsin, sermayenin boyunduruğunu atsın, burjuva devlet aygıtını parçalasın — o zaman muzaffer proletarya, proleter olmayan emekçi kitlelerin çoğunluğunun sempati ve desteğim, onları sömürücülerin zararına hoşnut ederek, çabuk kazanabilecektir', diyoruz biz*." (Aynı yerde.)
"Nüfusun çoğunluğunu kendinden yana kazanmak için", diye devam ediyor Lenin, "proletarya ilkin burjuvaziyi devirmek ve devlet iktidarım ele geçirmek zorundadır; ikinci olarak, Sovyet iktidarım yürürlüğe koymalı ve bu arada eski devlet aygıtını paramparça edip yere sermelidir, böylece proleter olmayan emekçi kitleler arasında burjuvazinin ve küçük-burjuva uzlaşmacıların egemenliğim, otoritesini, etkisini hemen yıkar. Üçüncü olarak, burjuvazinin ve küçük-burjuva uzlaşmacıların proleter olmayan emekçi kitlelerin çoğunluğu içindeki etkisini, bunların ekonomik ihtiyaçlarını, sömürücülerin zararına dev-
* Altını ben çizdim. —J. St.
135
rimci tarzda tatmin ederek kesin olarak yok etmelidir. " (Aynı yerde, s. 242, Rusça.)
Proleter devrimin karakteristik belirtileri bunlardır.
Bununla bağıntı içinde, eğer proletarya diktatörlüğünün, proleter devrimin esas içeriğini oluşturduğu kabul ediliyorsa, proletarya diktatörlüğünün ana hatları nelerdir?
İşte proletarya diktatörlüğünün Lenin tarafından yapılmış haliyle en genel tanımı:
"Proletarya diktatörlüğü, sınıf mücadelesinin sona ermesi değil, bilakis onun yeni biçimler altında sürdürülmesidir. Proletarya diktatörlüğü, muzaffer olmuş ve siyasi iktidarı ele geçirmiş olan proletaryanın, yenilmiş ama yok olmamış, ortadan kalkmamış ve direniş göstermekten vazgeçmeyen burjuvaziye karşı, direnişini artıran burjuvaziye karşı sınıf mücadelesidir." (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 29, s. 350, Rusça.)
Lenin proletarya diktatörlüğünün "tüm halktan çıkan", "genel seçimlerden çıkan", "sınıf iktidarı olmayan" iktidar ile karıştırılmasına karşı çıkar ve şöyle der:
"Siyasi egemenliği ele geçirmiş olan sınıf, bunu, ona tek başına sahip olacağı bilinciyle yapmıştır. Bu, proletarya diktatörlüğü kavramının içinde vardır. Bu kavram, ancak sımf, siyasi iktidarı tek başına eline aldığını ve ne kendini, ne de başkalarını, 'tüm halktan çıkan, genel seçimlerden çıkan, tüm halk tarafından onaylanan' iktidar üzerine boş laflarla aldatmamayı bildiği zaman bir anlam kazanır." (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 32, s. 250.)
Ama bu, bir sınıfın, iktidarı başka sınıflarla paylaşmayan ve paylaşamayacak olan proleterler sınıfının iktidarının, hedeflerini gerçekleştirmek için diğer sınıfların emekçi ve sömürülen kitlelerinin yardımına, ittifakına ihtiyacı olmadığı anlamına gel-
136
mez. Tam tersi. Bu iktidar, bir sınıfın iktidarı, ancak proleterler sınıfı ile küçük-burjuva sınıfların emekçi kitleleri, herşeyden önce de köylülüğün emekçi kitleleri arasında özel bir ittifak biçimiyle kurulabilir ve sonuna kadar gerçekleştirilebilir.
Bu nasıl bir özel ittifak biçimidir, neden ibarettir? Diğer, proleter olmayan sınıfların emekçi kitleleriyle bu ittifak, gerçekte bir sınıfın diktatörlüğü düşüncesiyle çelişmez mi?
Bu özel ittifak biçimi, bu ittifakın önder gücünün proletarya olmasından ibarettir. Bu özel ittifak biçimi, devletin önderinin, proletaryanın diktatörlüğü sisteminde önderin bir parti olmasından, yönetimi diğer partilerle paylaşmayan ve paylaşamayacak olan proletarya partisi, komünistlerin partisi olmasından ibarettir.
Görüldüğü gibi, çelişki burada, yalnızca zannedilen bir çelişkidir, görünürde bir çelişkidir.
"Proletarya diktatörlüğü", diyor Lenin, "proletarya ile emekçilerin öncü müfrezesi ile, emekçilerin çok sayıdaki proleter olmayan katmanları (küçük-burjuvazi, küçük mülk sahipleri, köylülük, aydınlar vb.) ya da bunların çoğunluğu arasındaki sınıf ittifakının* sermayeye karşı bir ittifakın, sermayenin tamamen devrilmesini, burjuvazinin direnişinin ve restorasyon çabalarının tümüyle ezilmesini amaçlayan bir ittifakın, sosyalizmin kesin kurulmasını ve sağlamlaştırılmasını amaçlayan bir ittifakın özel bir biçimidir. Bu, özel bir durumda, yani şiddetli bir içsavaş durumunda oluşan özel türde bir ittifaktır; bu, sosyalizmin kararlı yandaşlarının, onun yalpalayan müttefikleriyle, bazen de 'tarafsızlarla bir ittifakıdır ( o zaman ittifak, mücadele için bir anlaşmadan, tarafsızlık için bir anlaşma haline gelir), iktisadi, siyasi, sosyal, zihinsel bakımdan türdeş olmayan sınıflar arasında bir ittifaktır."
* Altını ben çizdim. —J. St.
137
(Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 29, s. 350/351, Rusça.)
Eğitim çalışması raporlarından birinde Kamenev, proletarya diktatörlüğünün bu şekilde anlaşılmasına karşı polemik içinde şöyle diyor:
"Diktatörlük, bir sınıfın başka bir sınıfla ittifakı değildir1'.* ("Pravda", No. 11, 14 Ocak 1925.)
Kamenev'in burada, herşeyden önce benim "Ekim Devrimi ve Rus Komünistlerinin Taktiği" yazımdan bir pasajı hedeflediğini sanıyorum, orada şöyle deniyor:
"Proletarya diktatörlüğü, 'deneyimli bir stratejisyen'in dikkatli eliyle 'ustalıkla' 'seçilmiş' ve nüfusun şu ya da bu kesimine 'akıllıca dayanan' basit bir hükümet doruğu değildir. Proletarya diktatörlüğü, ittifakın önder gücünün proletarya olması koşuluyla, sermayenin devrilmesi, sosyalizmin kesin zaferi için, proletaryanın ve köylülüğün emekçi kitlelerinin sınıf ittifakıdır."!29]
Proletarya diktatörlüğünün bu formülasyonunun tamamen arkasındayım, çünkü inanıyorum ki bu formülasyon, Lenin'in az önce aktarılan formülasyonuyla tamamen çakışmaktadır.
Kamenev'in, "diktatörlük, bir sınıfın diğer bir sınıf ile ittifakı değildir" şeklindeki açıklamasının, bu ihtirazsız biçimiyle, Lenin'in proletarya diktatörlüğü teorisiyle hiçbir ortak yanı olmadığını iddia ediyorum.
Böyle yalnızca, işbirliği düşüncesinin, proletarya ile köylülüğün ittifakı düşüncesinin, bu ittifakta proletaryanın hegemonyası düşüncesinin anlamını kavramamış olanların konuşabileceğini iddia ediyorum.
Böyle yalnızca, Lenin'in şu tezini kavramamış olanlar konuşabilir:
* Altını ben çizdim. —J. St.
138
"Devrim diğer ülkelerde başlamadığı sürece, Rusya'daki sosyalist devrimi ancak köylülükle bir anlaşma* kurtarabilir." (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 32, s. 192, Rusça.)
Böyle yalnızca, Lenin'in şu düsturunu kavramamış olanlar konuşabilir:
"Diktatörlüğün en yüksek ilkesi;* proletaryanın önder rolünü ve devlet iktidarını koruyabilmesi için proletaryanın köylülükle ittifakının ayakta tutulmasıdır." (age., s. 466, Rusça.)
Lenin, diktatörlüğün en önemli hedeflerinden birini, sömürücülerin ezilmesini öne çıkarır ve şöyle der:
"Bilimsel olarak diktatörlük kavramı, hiçbir şeyle sınırlanmamış olan, hiçbir yasayla, kesinlikle hiçbir kuralla engellenmemiş olan, doğrudan doğruya şiddete dayanan iktidardan başka bir anlama gelmez." (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 31, s. 326, Rusça.)
"Diktatörlük, —Kadet baylar, bunu ilk ve son kez biliniz ki— sınırsız, yasaya değil şiddete dayanan iktidar demektir. İçsavaş sırasında, zaferi kazanmış olan her iktidar, ancak bir diktatörlük olabilir." (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 31, s. 320, Rusça.)
Ama proletarya diktatörlüğü, her ne kadar şiddet olmadan diktatörlük olmazsa da, elbette yalnızca şiddete indirgenemez.
"Diktatörlük", diyor Lenin, "şiddet olmaksızın imkansız ise de, yalnızca şiddet demek değildir, o aym zamanda, emeğin, hem de öncekinden daha üstün bir örgütlenmesi demektir." (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 29, s. 343, Rusça.)
Proletarya diktatörlüğü... sömürücülere karşı yalnızca şiddet değildir ve hem de esas olarak bile şiddet değildir. Bu devrimci şiddetin ekonomik temeli, onun hayatiyetinin ve başarısının garantisi, proletaryanın kapitalizme kıyasla toplum-
* Altını ben çizdim. —J. St.
139
sal emeğin örgütlenmesinin daha yüksek bir tipini temsil etmesi ve gerçekleştirmesidir. Meselenin özü budur. Komünizmin kaçınılmaz tam zaferinin güç kaynağı ve garantisi burada yatar." (Bkz. Bütün Eserler, 4. baskı, cilt 29, s. 386.)
"Onun [diktatörlüğün —J. Sf.] esas özü, emekçilerin en ileri müfrezesinin, onun öncü müfrezesinin, biricik önderinin, proletaryanın örgüt ve disiplininden ibarettir. Onun hedefi, sosyalizmi kurmak, toplumun sınıflara bölünmüşlüğünü ortadan kaldırmak, topfumun tüm üyeferini emekçiier durumuna getirmek, insanın insan tarafından sömürüimesinin her türiü temefi-ni yok etmektir. Bu hedef bir hamiede gerçekleştirilemez, kapitalizmden sosyalizme oldukça uzun bir geçiş dönemini gerektirir, birincisi, üretimin yeniden örgütlenmesi zor bir iş olduğu için, İkincisi, yaşamın tüm alanlarında köklü değişiklikler için zamana ihtiyaç olduğu için, ve son olarak, küçük-buıjuva ve burjuva tarzda iş yapma alışkanlığının muazzam gücü ancak uzun ve zorlu bir mücadeleyle altedilebileceği için. Marx'm kapitalizmden sosyalizme geçiş dönemi olarak proletaryanın tüm bir diktatörlük döneminden sözetmesinin nedeni de budur." (age., s. 358, Rusça.)
Proletarya diktatörlüğünün karakteristik hatları bunlardır.
Buradan proletarya diktatörlüğünün üç temel yanı çıkar:
1 — Proletarya iktidarından, sömürücüleri ezmek için, ülkeyi savunmak için, diğer ülkelerin proleterleriyle bağları sağlamlaştırmak için, tüm ülkelerde devrimi geliştirmek ve zafere ulaştırmak için yararlanılır.
2— Proletarya iktidarından, emekçi ve sömürülen kitlelerin burjuvaziden kesin olarak koparılması için, proletaryanın bu kitlelerle ittifakını pekiştirmek için, bu kitleleri sosyalist inşaya katmak için, bu kitlelerin proletarya tarafından devletsel yönetimi için yararlanılır.
140
3— Proletarya iktidarından, sosyalizmi örgütlemek için, sınıfları ortadan kaldırmak için, sınıfsız bir topluma, sosyalist topluma geçmek için yararlanılır.
Proletarya diktatörlüğü, tüm bu üç yanın birleşmesidir. Bu yanlardan hiçbiri, proletarya diktatörlüğünün biricik karakteristik özelliği olarak gösterilemez, ve tersine, bu özelliklerden yalnızca birinin bile yokluğu, kapitalist kuşatma koşulları altında proletarya diktatörlüğünün bir diktatörlük olmaktan çıkmasına yeter. Bu nedenle, proletarya diktatörlüğü kavramını çarpıtma tehlikesiyle karşılaşmak istenmiyorsa, bu üç yandan hiçbiri devre dışı bırakılmamalıdır. Yalnızca bu üç yan birlikte alındığında, bize, proletarya diktatörlüğünün tam ve kompakt bir kavramını verir.
Proletarya diktatörlüğü çeşitli dönemler gösterir, özel biçimleri, çeşitli türden çalışma yöntemleri vardır. İçsavaş döneminde diktatörlükte şiddet özelliği özellikle göze çarpıcıdır. Ama bundan asla, içsavaş döneminde hiçbir inşa çalışması yapılmadığı sonucu çıkmaz. İnşa çalışması olmadan içsavaşı yürütmek olanaksızdır. Sosyalizmin inşası döneminde ise tersine, diktatörlüğün barışçıl, örgütsel, kültürel çalışmaları, devri m -ci yasallık vb. özellikle göze çarpıcıdır. Ama bundan da yine asla, diktatörlükte şiddet özelliğinin inşa dönemi sırasında ortadan kalktığı ya da kalkabileceği sonucu çıkmaz. Baskı organları, ordu ve diğer örgütler, şimdi, inşa döneminde, içsavaş döneminde olduğundan daha az zorunlu değildir. Bu organlar olmadan diktatörlüğün az buçuk güvenli bir inşa çalışması olanaksızdır. Devrimin şimdilik bir tek ülkede muzaffer olduğunu unutmamak gerekir. Kapitalist kuşatma var olduğu sürece, dış müdahale tehlikesinin ve bu tehlikeden çıkan bütün sonuçların da var olacağını unutmamak gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder